Hemogram nedir?
Tam kan sayımı (hemogram), kişinin genel sağlık durumu ve varsa hastalıkları hakkında fikir veren bir kan testidir. Kan dolaşımında yer alan hücreler ve hücrelerle ilgili bazı değerler ölçülür.
Kan dolaşımında temel olarak 3 ana hücre grubu bulunur. Oksijen ve karbondioksitin taşınmasından sorumlu hücreler eritrositlerdir (kırmızı kan hücreleri). Eritrositlerin içerisinde yer alan hemoglobin molekülü, oksijeni bağlayarak akciğer ve diğer dokular arasında taşınmasını sağlar. Bağışıklık sisteminde görev alanlar ise nötrofil, lenfosit, monosit, bazofil ve eozinofil gibi alt gruplara ayrılan beyaz kan hücreleridir. Kan damarlarında meydana gelen problemlerde hasarlı bölgede toplanarak kanın damar dışına çıkmasını engellemek amacıyla pıhtı oluşturan hücreler, trombosit (platelet) olarak adlandırılır.
Hemogram testi (Tam Kan Sayımı) nedir?
Hemogram, kandaki hücrelerin sayısının ve oranlarının tespit edilmesi amacıyla yapılan kan testidir. Kan dolaşımındaki hücrelerin kemik iliğinde üretilmesi nedeniyle dolaylı yoldan kemik iliğinin değerlendirilmesini de sağlar.
Genel sağlık durumu, tedavinin etkisi veya hastalık sürecinin değerlendirilmesi amacıyla kullanılan hemogram testi, aynı zamanda birçok hastalık için tanı aşamasında yönlendirici etkiye sahiptir:
• Enfeksiyon ve inflamasyon
• Lösemi ve diğer kanserler
• Kemik iliği hastalıkları
• Anemi
• Vücut savunmasında yer alan hücrelerin organ ve dokulara saldırması sonucu oluşan otoimmün hastalıklar
• Akdeniz anemisinin de içinde yer aldığı talasemiler
Hemogram testi (Tam Kan Sayımı) nasıl yapılır?
Hemogram testinin yapılabilmesi için kişiden kan alınması gerekir. Kan alınması işleminin aç karnına yapılmasına gerek yoktur. Alınan kan örneği, oda sıcaklığında 10 saate kadar analiz için uygun durumda kalabilirken, saklama işlemi buzdolabında gerçekleştirildiği takdirde bu süre 18 saate kadar çıkar. Mor kapaklı tüplerin içinde bulunan EDTA adı verilen madde sayesinde, kanın tüp içinde pıhtılaşması engellenir.
Alınan kanın bir kısmının parçalanmasıyla kırmızı kan hücrelerinin içinde bulunan hemoglobin molekülünün hücre dışına çıkması sağlanır. Kanın diğer bölümünde ise sadece seyreltme işlemi uygulanarak hücrelerin sayımı yapılır. Sayım ve hesaplama işlemleri, kan sayım cihazlarında otomatik olarak gerçekleştirilir.
Hemogram testi (Tam Kan Sayımı) nasıl raporlanır?
Hemogram testinde hücrelerin sayısı ve hesaplanan oranlar bazı kısaltmalar ile ifade edilir:
• Kırmızı kan hücresi sayısı (RBC)
• Hemoglobin (HGB)
• Hematokrit (HCT)
• Kırmızı kan hücresi indeksleri (MCV, RDW, MCH, MCHC)
• Trombosit sayısı (PLT)
• Beyaz kan hücresi sayısı (WBC)
Bu parametreler tam kan sayımı sonuç belgesi oluşturulurken, sınır değerlerden düşük ya da yüksek olmalarına göre raporlanır. Bu raporlama işleminde kullanılan sınır değerler erişkin yaş grubuna göredir. Çocuklardaki sınır değerler ise yaş ve cinsiyete göre farklılıklar gösterir.
Hemogram testinde (Tam Kan Sayımı) normal değerler nelerdir?
• Kırmızı kan hücresi sayısı (RBC): Kırmızı kan hücrelerinin (eritrositler) vücuttaki temel görevi, solunum gazları olan oksijen ve karbondioksitin taşınmasıdır. Eritrositler bu görevlerini ortalama ömrü olan yaklaşık 120 gün boyunca sürdürür. Otomatik kan sayım cihazlarında erişkinlerin RBC normal değeri 3,8 ile 5,3 milyon/ml arasındadır. Sigara içimi, yüksek rakımda yaşama, ağır egzersizler ve üretiminin arttığı polisitemia vera gibi hastalıklarda sayısı bu sınırın üzerine çıkar. Kan kayıplarında, anemilerde ve gebelikte, eritrosit sayısı azalmış olarak bulunabilir.
• Ortalama eritrosit hacmi (MCV) : Normal bir kırmızı kan hücresinin hacmi 80-100 fl arasında değişir. Hacimdeki artış ya da azalmanın tespiti ile altta yatan anemi hastalığının sınıflandırılması sağlanır. Demir eksikliği anemisi ve talasemi hastalığında eritrositlerin hacmi küçülmüş olarak saptanırken; folik asit ya da b12 vitamini eksikliğine bağlı olarak oluşan anemilerde, eritrosit hacmi üst sınır değerinden yüksek olarak bulunur.
• Hemoglobin (Hb) ve Hematokrit (Hct) : Kırmızı kan hücresinin içinde yer alan hemoglobin molekülü, alınan kanda eritrositlerin parçalanması sonucu açığa çıkar. Hemoglobin fotometrik yöntemler kullanılarak direkt olarak ölçülür. Ortalama hemoglobin konsantrasyonu 11,7-15,5 g/dL’dir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, hemoglobin değerinin erkeklerde 13 g/dL, kadınlarda ise 12 g/dL’nin altında olması anemi olarak adlandırılır.
Hematokrit değeri ortalama eritrosit hacmi (MCV) ile eritrosit sayısının (RBC) çarpılması ile hesaplanır. Erişkin bireylerde normal Hct değeri %35-45 arasındadır.
• Ortalama eritrosit dağılım genişliği (RDW): Kırmızı kan hücrelerinin dağılım genişliğini ifade eden istatistiksel bir değerdir. Demir eksikliği anemisinde bu değer artmış olarak bulunurken, talasemi taşıyıcılarında normal olarak bulunur.
• Ortalama eritrosit hemoglobini (MCH): Kırmızı kan hücrelerinin içerdiği ortalama hemoglobin miktarını gösterir. Normal değeri 30-34 pikogram arasındadır. Demir eksikliği anemisi ve talasemide düşük olarak bulunur.
• Ortalama eritroist hemoglobin konsantrasyonu (MCHC): Hemoglobinin (Hb) hematokrite (Hct) bölünmesi ile hesaplanan kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobinin yüzde olarak ifadesidir. Normal değeri %30-36 arasındadır. Normal bir eritrositte büyüklüğü ne olursa olsun şekli değişmediği sürece hemoglobin miktarı %30-36 arasında sabittir. Kırmızı kan hücrelerinin ortası soluk disk şeklindeki yapısının bozulup, küre şeklini aldığı Herediter sferositoz hastalığında, MCHC normalden yüksek olarak bulunur.
• Beyaz kan hücresi sayısı (WBC): Vücut savunmasında görev alan beyaz kan hücrelerinin (lökositler) sayısı, enfeksiyon, inflamasyon, kemik iliği hastalıkları ve bağışlık yetmezliği gibi durumlarda değişkenlik gösterir. Normal lökosit sayısı 4,400-11,000/mm3 arasındadır. Beyaz kan hücrelerinin sayısı, lösemi, lenfoma, enfeksiyon hastalıklarının seyrinde ya da doku kaybıyla sonuçlanan kalp krizi gibi durumlar sonrasında artabilir. Bağışıklığın çökmesine neden olan AIDS gibi hastalıklar, bazı ilaçların kullanımı, otoimmün hastalıklar, radyoterapi ve kemoterapi gibi kemik iliğini baskılayan tedavi uygulamaları sonrasında lökosit sayısında azalma ortaya çıkabilir.
Kan dolaşımında, çoğunluğunu nötrofillerin oluşturduğu, az miktarda da eozinofil, bazofil, lenfosit ve monosit olarak adlandırılan beş çeşit beyaz kan hücresi bulunur. Lösemi ve kronik enfeksiyon hastalıklarında lenfositlerin sayısında artış gözlenir. Eğer enfeksiyona neden olan mikroorganizma bakteriyse, nötrofil sayısında yükselme meydana gelir. Bağ doku hastalıkları monositlerin sayısında artışa neden olur. Aşırı duyarlılık reaksiyonlarında bazofil sayısı yükselirken, alerjik ya da paraziter bir durum söz konusu olduğunda eozinofil sayısı yüksek olarak saptanır.
• Trombosit sayısı (PLT): Kan dolaşımında yer alan hücrelerin en küçüğü olan trombositlerin ömrü yaklaşık olarak 9-12 gün arasındadır. Trombositler, damar duvarında bir hasar meydana geldiğinde o bölgenin pıhtı ile kapatılmasını sağlarlar. Normal trombosit sayısı 150,000-400,000/ml arasındadır. Fiziksel stres, egzersiz, travma ve enfeksiyon durumlarında, trombosit sayısı geçici olarak 450,000 ile 600,000 arasında olabilir. Trombosit sayısının 600.000’in üzerinde olması, kemik iliğinde kök hücrelerin aşırı üretim yaptığı myeloproliferatif hastalıklar olarak tanımlanan çeşitli durumlarda gözlenir.
Kan dolaşımındaki trombositlerin tüketildiği yaygın damar içi pıhtılaşmada, savunma hücrelerinin trombositlere saldırması halinde veya kemik iliğinde üretiminin baskılanması durumunda sayıları 400,00’in altına düşebilir. Trombosit sayısının 50,000’nin altına düştüğü durumlarda vücudun çeşitli bölgelerinde kanamalar ortaya çıkabilir. Bu kanamalar genellikle deri altında noktasal odaklar veya yüzeyel morluklar olarak kendini gösterir ancak trombosit sayısı düşmeye devam ederse yaşamı tehdit eden iç kanamalar ortaya çıkabilir. Bu hastalıkların ayrımının yapılması amacıyla kırmızı kan hücrelerinde olduğu gibi trombositler için de hacim ve dağılım genişliği hesaplanır. Ortalama trombosit hacmi (MPV) için normal değer 7,8-11,0 fl’dir.
Kaynak Bilgisi : MedicalPark