Hastalıklara göre tatil rotaları
Tatil vücudu günlük yaşamın stresinden uzaklaştıran, psikolojik ve sosyal yönden fayda sağlayan, dinlendirici ve tazeleyici bir süreçtir. Yoğun iş yaşamı ve gündelik uğraşlardan yorularak bir mola vermek isteyen kişiler için tatil mükemmel bir enerji depolama yöntemidir. Bunların yanı sıra tatil, bazı durumlarda hastalıkların ve sağlık durumunun iyileştirilmesi amacıyla da tercih edilebilir. Ülkemiz, pek çok sağlık turizmi rotasına sahiptir. Herhangi bir kronik hastalığı bulunanlar, kalp ve damar hastaları, ağrıları ile başa çıkamayanlar için hastalıklarının neden olduğu semptomları iyileştirecek rotalarda dinlenip tazelenebilirler. Siz de bu yazıda belirteceğimiz tatil rotalarını seyahat planlarınıza dahil ederek kendinizi daha iyi hissetmenize katkıda bulunacak bir mola planlayabilirsiniz.
HANGİ HASTALAR TATİLDE NEREYE GİTMELİ?
Kalp ve Damar Hastalıkları
Kalp ve damar hastalıkları, ülkemizde ve dünyada ölüme en sık neden olan sağlık sorunları arasında yer alır. Tıbbi tedavinin yanı sıra kalp ve damar hastalarının psikolojik ve sosyal yönden mutlu hissetmesi, stresten uzak durması büyük bir öneme sahiptir. Kalp ve damar hastalıklarına sahip olanlar, tatil dönemlerinde oldukça dikkatli olmalıdır. Varis sorunu olan kişiler için sıcak hava ve deniz kenarında güneşten dolayı sıcaklığı çok yüksek olan kumlar tehlikeli olabilir. Aşırı sıcak kumlar ile temas etmek damarların genişlemesine neden olacağından varis hastalarında zaten genişlemiş olan damarlar üzerinde hasarların oluşması mümkündür. Bunun yanı sıra tüm tansiyon hastaları, kalp ritim bozuklukları ile mücadele edenler, kalp yetmezliği tanısı almış ve kalp damarı tıkanıklığı olanlar tatile gitmeden önce son kontrollerini yaptırıp doktorları tarafından tatile gitmelerinde herhangi bir sakınca olmadığına dair teyit alıp öyle yola çıkmalılar.
Özellikle deniz tatiline gidiliyorsa aşırı güneşte kalmak kardiyolojik hastalıklar açısından tehlike arz eder. Bu durum esasında sağlıklı bireyler için de geçerli ve dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Fakat herhangi bir kalp ve damar hastalığı veya tansiyon problemi olan kişilerde güneşte kalma süresinin önemi bir kat daha artar. Özellikle güneşin en yoğun ve dike yakın açı ile geldiği öğle saatlerinde güneş altında veya açık havada bulunmaktan kaçınmalı, serin ortamlar tercih edilmelidir. Deniz tatili yapacak kişiler soğuk sulara atlayarak veya birden dalarak girmemeli, yavaş yavaş vücudu alıştırarak girmelidir. Birçok kişi şemsiye altında bulunduğu süre boyunca güneşten etkilenmediği gibi yanlış bir düşünceye sahiptir. Oysaki ışığın yansıma özelliğinden dolayı şemsiye altında kaldığınız süre boyunca da güneşe maruz kalırsınız. Bu nedenle herhangi bir kalp ve damar hastalığı bulunan kişiler aşırı sıcaklardan uzak durmalıdır. Bu kişiler için oksijen seviyesinin yüksek olduğu dağlık ve ağaçlık ortamlar, yayla turizmi, gölge alanlara sahip serin deniz kıyıları tatil için uygun rotalar olacaktır.
Vücuttaki aşırı su ve tuz kaybı hipertansiyon hastası kişilerin kan basıncında ani düşmelere sebep olur ve hayati risk oluşturur. Bu nedenle hipertansiyonu olan hastaların yaz aylarında sıcaklık dereceleri ve nem oranı yüksek yerler yerine serin ve oksijeni bol olan bölgeleri tercih etmeliler. Deniz seviyesinden yukarıda bulunan Karadeniz yaylaları hipertansiyonu kontrol altında tutabilmek için yaz aylarında iyi bir alternatif olabilir. Fakat Karadeniz iklimi oldukça nemli olduğundan nefes darlığı çekenler bu bölgelere giderken dikkatli olmalı, doktorlarının görüşünü sormadan tatil planı yapmamalıdır.
İskelet ve Kas Sistemi Hastalıkları
İskelet ve kas sistemi hastalıkları, yoğun şekilde ağrıya neden olabilen ve hava durumundan etkisiyle semptomları şiddetlenebilen hastalıklardır. Buna bağlı olarak uygun ortamlarda tatil yapmak, nemli ortamlardan uzak durmak ve bu hastalıklara iyi gelen kaplıca ve şifalı suların olduğu yerlere tatile gitmek ideal seçeneklerdir. Kireçlenme ve eklem ağrıları çeken hastalar rutubetli ve nem oranı yüksek ortamlar yerine daha sıcak ve kuru bölgeleri tercih etmeliler. Kaplıcalar da bu tür hastalıkları olanlar için tavsiye edilen tatil noktalarıdır. Türkiye kaplıca açısından oldukça zengin bir coğrafya olduğu için tatil planlarınızda alternatif rotaları değerlendirebilirsiniz. Romatizma hastaları için Afyonkarahisar’daki kaplıcalar ön plana çıkan rotalar arasında yer alır. Sağlık Bakanlığının Türkiye Kaplıcaları Portalı’ndan hastalığınıza göre arama yaparak en ideal rotaları belirleyebilirsiniz.
Alerji ve Göğüs Hastalıkları
Alerjik hastalıklar ve göğüs hastalıkları, günlük yaşamı oldukça zorlaştıran hastalık türleridir. Şehrin kirli havası, yüksek sıcaklık ve nem bu hastaları oldukça zorlayarak yaz aylarını çekilmez hale getirebilir. Nefes almayı zorlaştıran KOAH ve astım gibi hastalıkların semptomları, uygun hava koşullarına sahip tatil bölgelerinde hafifleyebilir. Ayrıca özellikle bahar aylarında artan alerjik hastalıklarda da alerjenlerden uzak bölgelere gitmek ve buralarda tatil yapmak hastalar açısından oldukça rahatlatıcı olabilir. Bu hastalıklara sahip olan bireyler için temiz havası ve yemyeşil doğasıyla Kaz Dağları ön plana çıkıyor. Güneş alerjisi bulunan hastalar tatil boyunca yüksek koruma faktörlü güneş koruyucuları kullanmalıdır. Astım hastalarının büyük bir kısmında ev tozuna karşı alerji olduğu bilinmektedir. Bu nedenle bu şekilde bir rahatsızlığı bulunan kişiler tatil için gittikleri ortamlarda temizlik ve hijyene dikkat etmelidir. Ayrıca antialerjik yastık ve yorgan kullananların tatile giderken bunları yanında götürmelerinde ya da kalacakları otelde böyle bir hizmet olup olmadığını öğrenmelerinde fayda vardır. Aynı zamanda alerji hastaları ve göğüs hastalıklarından herhangi birine sahip olan bireyler, seyahate çıkarken kullandıkları ilaçları yanlarından ayırmamalıdır.
Tatilde su ve elektrolit kaybı nasıl önlenir?
Yaz tatili denildiğinde akla ilk olarak deniz, kum ve güneş gelir. Hava sıcaklıklarının 40 derecenin üzerine çıktığı yaz aylarında aşırı su kaybı, aşırı tuz kaybı gibi konulara dikkat etmek tansiyon hastaları başta olmak üzere tüm bireyler için büyük bir öneme sahiptir. Tatil süresince uzun süreler boyunca sıcaklığın yüksek olduğu açık havada ve güneş altında kalmak vücutta ciddi derecede su kaybı yaratır. Bu yüzden güneşte geçirilen süre boyunca her zamankinden daha fazla sıvı tüketmek çok önemlidir. Tatilde efor sarf edip, aşırı terlediğiniz günler mutlaka su kaybınızı telafi edecek kadar su içmeniz gerekir. Aşırı terleme ile vücuttan elektrolit kaybı gerçekleşir ve bu durum aritmi hastalarında kalpte ritim bozukluklarının oluşumuna neden olabilir. Bu, kalp krizine yol açabilen oldukça tehlikeli bir durumdur ve bu nedenle hastalar tarafından duruma yönelik gereken hassasiyet gösterilmelidir. Tansiyon hastası olmayan kişiler bu tarz hareketli tatillerde maden suyu tüketerek su ve elektrolit kaybını bir miktar dengeleyebilirler. Tatili bol hareketli geçirecekler, trekking, koşu ve su sporları yapmak isteyenler en az 1 ay önceden gereken kondisyon çalışmalarına başlamalı, gerekli kondisyon seviyesini sağlayıp o şekilde tatile çıkmalıdır. Ani tansiyon yüksekliklerine, heyecana yol açan etkinliklerden de mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
Sizin de herhangi bir kronik hastalığınız varsa doğru planlanmış bir tatilin hastalığınıza ve size iyi geleceğini, fakat yanlış yer ve mekan seçiminin hastalığınızı şiddetlendirebileceğini göz önünde bulundurmalısınız. Bu nedenle tüm tatil planlarından önce doktor muayenesinden geçmeli, gerekli tetkiklerinizi yaptırmalı ve gitmek istediğiniz tatil adresinin hastalığınız konusunda herhangi bir risk taşıyıp taşımadığı konusunda doktorunuzun fikrini sormalısınız.
Kaynak Bilgisi : MedicalPark